İstanbul, karmaşası ile yoran kalbim şehrim. Ne onla ne de onsuz denir ya işte öyle bir şey.

İstanbul’a yakın tatil yerleri gezilerimize devam ediyoruz. Rotamızı bugün hem şehrin içinde hem de sakinliğiyle şehirden uzakta bir yer olan Polonezköy’e çevirdik!

İş, güç günlük koşturmaca içinde bunaldığınızı hissettiğiniz o an var ya işte o anlarda günübirlik ya da hafta sonu kendinize bir ödül sunmak, biraz nefes olsun dediğiniz zamanları değerlendirmek için Polonezköy çok iyi bir tercih olabilir.

Polonezköy’e Ulaşım?

Polonezköy; İstanbul‘un Beykoz ilçesinde yer alıyor. Şehir merkezi ile arasında ki mesafe 15- 20 km kadar.

Polonezköy’e ulaşımı özel aracınızla, Ümraniye’den 138 numaralı otobüs ile ya da Polonezköy’e çok yakın olan Cumhuriyet Köyü’nün Kavacık’ tan kalkan otobüsleri ile sağlayabilirsiniz.

Özel araçla gelmek isteyenler, Anadolu yakasında Kavacık kavşağına saptıktan sonra Acarlar sitesini geçerseniz tabelaları görmeye başlarsınız. Fatih Sultan Mehmet köprüsünden çıktıktan sonra Kavacık Kavşağından girmeniz yeterli olacaktır. Anadolu yakasında oturuyorsanız, Beykoz veya Kavacık’a gelmeli ve buradan Polonezköy’e ulaşmalısınız. Ayrıca TEM otoyolu üzerinden de bölgeye ulaşım mümkündür. TEM’den gelenlerin, eski Şile yolunda ilerlemeleri ve Cumhuriyet Köyü’ne varınca sola doğru devam etmeleri halinde bölgeye ulaşmaları mümkün olacaktır.

Polonezköy’ün Tarihi?

Polonezköy; Türkiye de küçük bir Polonya! İstanbul içinde Polonyalı bir köy oldukça ilginç değil mi?

Polonya kökenli sadece 90 kişinin kaldığı Polonezköy’ün hikayesini bir şekilde bir yerlerden okumuş olabilirsiniz. Ancak bilmeyenler için Polonezköy’ün kimler tarafından kurulduğunun ilginç hikayesini tarihin sayfalarında dolaşarak bilgileri toparlayarak sizlerle paylaşalım.

Polonezköy, İstanbul’da doğa ile iç içe güzel bir hafta sonu geçirebileceğiniz yerlerden biri olmasının yanı sıra, dünyanın en ünlü köylerinden birisi konumunda.

Türkiye’de Polonyalıların yaşadığı bu köyün tarihi 1842 yılına dayanıyor. Adı, yalnızca Polonya ve Türkiye’de değil, tüm dünyada yayılmış Polonya göçmenleri arasında da biliniyor. 1831 yılında Polonya’da bastırılan ayaklanma sonrasında çok sayıda Polonyalı siyasi Fransa ve Osmanlı Devletine sığınır. Prens Adam Czartoryski, Polonya’nın bağımsızlığını yeniden kazanmasının, Osmanlı Devleti ile birlikte Ruslara karşı savaşarak elde edilebileceğine inanır.

O zamanlar Polonyalıların siyasi göçünün merkezi Paris’ti. Prens Adam Czartoryski’nin amacı ise, ikinci bir siyasi merkezini Osmanlı Devleti sınırları içinde kurmaktı. Bu amaçla 1841 yılında ünlü yazar Michal Czajkowski’yi temsilcisi sıfatıyla Osmanlı Devleti’ne gönderdi. İstanbul’a geldikten sonra 1850 yılında İslamiyet’i kabul ederek Sadık Paşa adını alan Czajkowski, Osmanlı Devleti’nde faaliyet gösteren Lazaryen rahiplerden gelecekte Adampol’un kurulacağı ormanlık bir araziyi satın aldı.

İlk başta ancak 12 kişinin oturduğu köye sonraki yıllarda en çok geliştiği dönemde 220 sakin yerleşti. 1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nda, Mehmet Sadık Paşa (Michal Czarkowski) önderliğinde yaklaşık 8,000 kişi ile birlikte Osmanlı İmparatorluğunun yanında savaşa giren Polonyalılara, savaş sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından bugünkü Polonezköy’ün bulunduğu topraklara yerleşim izni verilir.

Köyün ilk sakinleri olan Katolik Lazarist din adamlarının daha sonra köyü terk etmesi ile birlikte artık Polonyalı göçmenler burada yaşamaya başlar. 1800’lü yıllarda bölgeye ulaşan Polonyalı ilk göçmenler, tarım ve hayvancılık gibi konularla ilgilenmiş. Köyü kendi kültürleri çerçevesinde imar eden, evler ve bahçeler kuran ve buradaki verimsiz toprakları sürerek tarım yapmaya başlayan Polonyalılara sonrasında Osmanlı Devleti tarafından vergi muafiyeti getirilir ve buraya yerleşen halk bir daha ülkelerine dönmezler.

1881 yılında Prens Adam Czartoryski tarafından satın alınan bu topraklara ve bu Polonya köyüne ilk olarak Adam’ın Tarlası manasına gelen Adampol adı verilir. Sonrasında ise Polonez Karyesi adını alır. Devlet burada yaşayan mültecilere 1894 yılında vatandaşlık belgesi verir ve 1923 yılında köye Polonezköy adı verilerek etnik bir kimlik kazandırılır.

1900’lü yılların başlarında ise Polonezköy de başlayan pansiyonculuk ile köy turizm adına gelişmeler göstererek oldukça tercih edilen yerlerden birisi olur…

Polonezköy’de Neler Yapılabilir?

Polonezköy, İstanbul’un arka bahçesi gibidir desek aslında abartmış olmayız. Sakladığı güzellikleri ile yerli yabancı oldukça büyük bir ziyaretçi potansiyeline sahip Polonezköy’e gelirken, etrafı çam ağaçları ve yeşilliklerle çevrili yollardan geçerken kendinizi huzurun kucakladığını hissetmeye başlarsınız. Köyün hemen girişinde sizi tarihi kilise karşılar, tarihin içinde kısa bir yolculuktan sonra köyün ufak ama şirin mi şirin meydanına gelirsiniz. İşte o an başlasın güzellikler.

Polonezköy’de ister hafta sonu tatili, ister günübirlik gezi her ne planı yaptıysanız emin olun huzurlu ve enerjik olduğunuzu hissedecek hiç dönmek istemeyeceksiniz.

Doğayla iç içe bolca yürüyüş, bisiklet turu, piknik keyfi gibi aktiviteler sizi bekliyor, tercih sizin. Farklı lezzetleri bir arada sunan cafeler, restoranlar dilerseniz keyifli anlar geçirebileceğiniz imkanlar da sunuyor.

Polonezköy kahvaltı mekanları ile oldukça popüler, güne harika bir köy kahvaltısıyla keyifli başlangıç yapmak isteyenler erkenden yollara düşüyor. Sakin, huzurlu bir Polonezköy kahvaltı keyfi üstüne Polonezköy Tabiat Parkı uzun ve sağlıklı bir yürüyüş imkanı sunuyor. Yürüyüşün ardından köydeki keyifli mekanlardan birinde güzel bir Türk kahvesiyle yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Polonezköy mangal yapmayı sevenlerin de yoğun olarak uğradıkları bir yer. Yanınızda mangalınızı götürüp kendi kendinize piknik yapabileceğiniz gibi mangal ve masa kirası ödeyerek faydalanabileceğiniz tesislerde güzel bir gün geçirebilirsiniz.

Polonezköy de çiftlikler ve binicilik kulüpleri de bulunuyor. Buralarda zaman geçirerek, bölgede atla veya ATV’lerle yapılan safari turlarına katılabilirsiniz.

Tarihin içinde biraz gezinti yapmak isterseniz; Polonezköy’de ziyaret edilecek yerler arasında; 1900-1914 yılları arasında inşa edilmiş olan ilk köye girişte sizi karşılayan Czestochowa Meryem Ana Kilisesi, içerisinde Mehmet Sadık Paşa’nın eşinin mezarı da bulunan Polonezköy Mezarlığı, ATATÜRK’ün Polonezköy’ü ziyareti esnasında kaldığı ev, köy tarihçesi ve eski fotoğrafların sergilendiği Zofia Rizi Anı Evi, köy meydanının hemen yukarısında bulunan Ağaç Oyma Heykel Sergisi başta geliyor.

Ayrıca, her yıl Haziran ayında düzenlenen Kiraz Festivali’nde Polonezköylüler kendi imkanlarıyla Polonya’lı folklör grupları getiriyor ve onların muhteşem danslarını izleme fırsatı buluyorsunuz. Bu festivalde Polonya kültürüne ait pek çok şey görme fırsatı buluyorsunuz.

Festival süresince Polonya’dan gelen folklor ekiplerinin gösterileri ve köy kilisesinin bahçesinde ki resitaller oldukça keyifli anlar vaadediyor.

Polonezköy de Konaklama?

Hemen geri dönmek istemez hazır gelmişken bir iki gün kalayım derseniz ev rahatlığında konaklama hizmeti sunan birçok işletme mevcut. İsterseniz bahçeli bir villa, isterseniz ahşap bir bungalov, isterseniz bir şömine başı veya bir otel odası tercih zevkinize ve bütçenize kalmış durumda.

Polonezköy’de ne yenir?

Kahvaltı….

Polonezköy’ün en çok moda olan, en meşhur aktivitesi elbette kahvaltısı. Envayi çeşit kahvaltı seçeneğiniz var. Polonezköy’de kendin pişir kendin ye mekanları istemediğiniz kadar var, güzel bir mangal yapabilirsiniz.

Polonezköy’de farklı bir kültür bulacağınızdan meşhur mutfaklarının usulü ev yapımı pasta ve tatlıların tadına bakmayı ihmal etmeyin.

Buraya geldiğinizde Polonya tarzı ceviz ve vişne likörünü de denemelisiniz.

Özellikle kiraz çok meşhurdur. Polonezköy kirazını yazın başlangıcı olan Haziran ayında en bol bulunan zamanda mutlaka tatmalısınız. Hatta bu eşsiz lezzeti satın alabilir yanınızda götürebilirsiniz.😊 

Polonezköy; güzelliklerini yaşamak hayatın gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için dört mevsim sizleri bekliyor.

Sevgiyle ve daima Ege Fısıltıları ile kalın.