Kaunos Antik Kenti

Kentin dillere destan, görenleri hayrete düşüren nekropolü olduğunu görüyoruz. Uçurumdaki bu kayaları nasıl oymuşlar diye düşünmeniz çok olası. Bir de geçmişte bu nekropolün komple denize baktığını hayal edin. Manzara nasıl olurdu ?

Nekropolün en büyük mezar grubu 6′ lı olarak bilinen benzerlerinin Anadoludaki en büyükleri. Toprak formu bu mezarlıkların birisinin inşaatının tamamlandığı görülüyor. Güneybatısında ise; daha küçük yapıdaki 4′ lü grup bulunmakta.

Toprak planı, mezarların altında kazanılan niş mezarlar buraya küçük bir şehir görünümü kazandırmış. Ölüler şehri yani nekropol..

Ne kadar anlamlıdır ki yaklaşık 2500 yıllık nekropolün önünde günümüze ait bir mezarlık şehri ağaçlarının arasında sesizce uzanıyor.

Binlerce yıl geçse de, teknoloji gelişip belgeseller çeksek de ölüm ve mezarlıklar her zaman var diyip asıl efsane kısmına gelmek istiyorum.

Byblis Efsanesi

Kaunosun bir de ilginç bir aşk hikayesi vardır. Apollonnun oğlu olan Karya Kralı Miletosun ikizleri olur. Erkeğe Kaunos; kıza da Byblis adı verilir. İkizler büyüdüklerinde Byblis, erkek ikiz kardeşi olan Kaunosa  giderek aşık olmaya başlar ve bu aşk kardeş sevgisinden de öteye gitmeye başlar. Lakin Kaunos buna karşılık vermez bir de alay eder. Bu durum giderek yayılmaya başlar ve babası Miletos, Byblis’i ülkesinden kovar. Byblis de kendini sevenlerle birlikte Lidya sınırındaki şimdiki Dalyan’a gider ve buraya yerleşir. Byblis kendisinden uzak olan kardeşi Kaunos’u düşünmeden yapamaz ve bir gün ona bir mektup yazar. Fakat mektuptan da bir cevap alamayınca Byblis göz pınarları kuruncaya kadar ağlar ve kayadan atlayarak canını kıyar. Fakat Nympheler adında su perileri ona acır ve onu bir pınara dönüştürür. Labirent şekline benzeyen Dalyan kanallarının; Byblis’in göz yaşlarından oluştuğuna inanılır. Biraz acıklı olan bu efsane pek çok tarih kitaplarında da geçer.